Merhaba,
Ben Mira Şeniz Erten.
İnsanlara, atalarından aktarılan travmaları çözmeleri ve hastalıkların dilini anlamaları için yardım ediyorum.
ODTÜ’de Psikoloji ve Boğaziçi Üniversitesi’nde Felsefe okudum. Aslında ilk yola çıktığımda, on altı yaşımda Hacettepe Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği ile yola başlamış genç bir kızdım. Bilgisayarların beynini anlamaya çalışmakla geçen dört yıl sonunda, okulu bitirince bir gün her şeyi bırakıp hastalıkları çalışacağımı ya da hep bahsedilen “birbirimize görünmez iplerle bağlıyız” hakikatini bu kadar derinden deneyimleyeceğimi hiç tahmin edemezdim.
Ve şimdi hayat beni başka bir gizeme, yeryüzüne inince sahip olduğumuz bedenin sırlarını kavramaya taşırken yolculuğumu nefesim tutulmuş bir şekilde izliyorum. Geriye dönüp baktığımda hayatımdaki noktalar birbiriyle çok anlamlı bir şekilde birleşiyor ve bugünkü hayatımda bütün bu eğitimleri almamın nasıl anlamlı bir bütünlük oluşturduğunu görüyorum.
Bazen bir insan, bazen bir kaza, bazen bir kitap gibi bir çok şey insan kaderini belirleyebiliyor. Benimkini 2004’te Hindistan’a yaptığım gezi kökten değiştirdi. Gittiğim merkezde Harvard, UCLA, Berlin Üniversitesi gibi dünyanın önde gelen okullarından mezun terapistler ile tanıştım ve yıllar boyu Hindistan’dan Amerika’ya, Çin’den İspanya’ya, Almanya’ya, Yunanistan’dan İtalya’ya, BAE’ne uzanan dünyanın birçok ülkesinde, farklı farklı merkezde pek çok farklı çalışmaya katıldım.
Aile Dizimi ve bu konuda çok değerli isimlerden olan Svagito ile de ilk kez orada çalıştım. On seneyi aşkın bir süre dizim çalışmalarını sadece izlemişimdir. Bu süreçte temsilci olmak için Bilen Alan’a her çıktığımda yaşadığım deneyim benim için giderek derinleşti. Sistemi yeterince idrak ettiğime ikna olunca, dizim uygulayıcısı olmak için gerekli ilk eğitimleri aldım. Ama bu sadece başlangıçtı. Hayatım boyunca, “Alan” benim için o kadar büyülü olmuştur ki, ne kadar öğrendiysem ona bir o kadar daha çekildim. Bu da beni dizim konusunda farklı bakış açılarını görebilmek için bulabildiğim tüm usta isimlerle çalışmaya itti.
Dizimlerde bedenin önemini ve bilgeliğini fark etmemek imkansız gibidir. Dolayısıyla Prof. Peter Levine tarafından geliştirilen ve üç sene süren Somatik Deneyimleme ile travma çözümlemesini öğrenip içselleştirmek bir sonraki hedefim oldu (2014).
Çok sevdiğim aile bireylerinin hastalanmasıyla, travma ve hastalıklar ilişkisini kaçınılmaz olarak çalışmaya başladım. Hastalıkları çalışmaya başladığım zamanlarda, artık başlardaki yolu oluşturmaya çalışan ben gitmişti. Rota birbiri ardına beliren noktalarla önüme geliyordu. Hafifçe geri çekilip onların nasıl anlamlı bir resim oluşturmaya başladığını fark edince, ben de yaşama teslim oldum. Böylece bana sadece önüme çıkan yolu takip etmek kaldı diyebilirim.
Hastalıkları ve epigenetik alanındaki gelişmeleri takip etmeye çalışan biri için beyin giderek daha çok önem kazanıyor. Bu ise beni şaşırtıcı bir şekilde, başlangıç noktasına, yani meditasyona getirdi. Artık meditasyonu yaptığım çalışmaların ayrılmaz bir parçası olarak görüyorum.
Bugün bilimin mistik olanın yeni dili olmasını giderek artan bir huşu içinde izliyorum ve bu ikisini birbirine feda etmeden anlamaya çalışan bilim insanlarını büyük bir ilgiyle takip ediyorum. Beden, beyin ve hastalık üçgenini, bilgisayar, psikoloji ve felsefe üçgenine, hem biyolojik bir bilgisayarda yazılım kodlamaya hem de o yazılımı tıpkı bir örgü kazağın ipini ucundan çekip söker gibi dekode etmeye çok benzetiyorum. Bu süreçte, paradigma değişikliğinin içinde yer alabilir, anladıklarımı aktararak Bir’e hizmet edebilirsem ne mutlu bana.
Son olarak bestseller olmuş bir roman ve aşk üstüne yapılmış iki yıl süren araştırmanın birleşimi olan Göster Yüzünü Ey Aşk adlı kitabın da yazarıyım.